Farkında mısınız... Bu ülkede kadınların kazandığı hiçbir zafer, elde ettiği hiçbir başarı; sıradan bir zafer ya da sıradan bir başarı muamelesi görmüyor... Çünkü o kadar değil. Hep daha fazlası! Belki biraz meydan okuma, daha çok da bağımsızlık ve varlık mücadelesi. Çünkü şortuna, eteğine, gülmesine, konuşmasına, yaşam biçimine, pedine dahi karışılan kadınlar, bir nevi ‘boş yapmayın’ demiş oluyor her bir başarıda.
* * *
Ve yine farkında mısınız... Kadınlar bileğinin hakkıyla, kan ter içinde mücadele edip Avrupa Şampiyonu oluyor, ortada büyük bir zafer var ama buna bile tüm ülke birlik olup sevinemiyor. Avrupa’nın en iyisi yahu! Sen ne yaptın oturduğun yerden? İçine sindiremedin öyle mi? Kıyamam yaa... Nasıl ülke bu gerçekten? Ayrıca şunu da merak ediyorum: Dünyanın başka neresinde bir voleybol maçı, seküler yaşam tarzının, özgür kadınların, medeniyetin sembolü sayılıyor, söylesenize? Başka nerede o kızların attığı her bir smaca bu kadar anlam yükleniyor? Abartma diyenlere, sosyal medyada gördüğüm şu şahane özeti sunayım o zaman...
* * *
“Düşünsenize;
* Milyon dolarlık transferler değiller,
* Servet harcanıp şımartılmıyorlar (Mesela tarifeli uçakla ve ekonomi sınıfta dönüyorlar ülkeye!)
* Mafyayla alakaları yok,
* Silahla hastane basmıyorlar,
* Siyasetle dirsek temasları yok,
* Yaşam tarzlarına, yönelimlerine sataşılıyor, hakarete maruz kalıyorlar,
* Taraftarları küfretmiyor, satırla saldırmıyor, taş atmıyor. Yine de şampiyonlar!”
* * *
Çok güzel özet değil mi? İşte bu yüzden, Filenin Sultanları sıradan birer voleybolcu değil bizim için. Onlar Türkiye’nin aydınlık yüzü. Onlar vasatlığa karşı çalışmanın, emeğin, mücadelenin tarafı. Onlar kadınların boyun eğmeyeceğinin ispatı. Kadınları rahat bıraktığınızda neler olacağının fotoğrafı. Bu şampiyonluğu içine sindiremeyenler de, tüm bunlara tahammülü olmayanlar işte! Olsun, o da onların sorunu, bizi bağlamaz da... Tek ricamız var; artık boş yapmayın susun da gurur duyalım şu kızlarla.
Kızlar fırtına gibi maşallah
80. Uluslararası Venedik Film Festivali başladı ancak Hollywood’ta devam eden grev nedeniyle oyuncular filmlerini tanıtamıyor, röportaj veremiyor, film gösterimleri festival programından çıkarılıyor. Ortam tatsız yani. Ancak tüm bunlar, sosyal medyaya bol bol kırmızı halı fotoğrafları düşmesine engel değil. Hele bizim oyuncu kızlarımız rüzgar gibi esiyor 41 kere maşallah. Bu arada, kimi markaların davetlisi, kimi de festivalin yan etkinlikleri için orada. Bu yan etkinliklerden biri de İtalya Kültür Bakanlığı ve İtalya Sinema Eleştirmenleri’nin verdiği ‘Premio Kineo’ ödülleri. Farah Zeynep Abdullah ve Demet Özdemir bu törende ödül aldı çünkü dizileri ülkenin kanallarında yayınlanıyor. Bu ödüllerin ana yarışma ile alakası yok ama ‘sanki büyük ödül alınmış’ gibi lanse edilmesine eleştiriler çok. Bence gereksiz bir tepki. Festivalin ödülleri 9 Eylül akşamı verilecek; bu biliniyor. Bu isimlerin halihazırda festivalde yarışan filmleri yok; hayranları da, basın da bunun farkında. Kaldı ki, hiçbirinin de ‘büyük ödül aldım’ iddiası yok! ‘Haberleri yapanların özensizliği’ desek daha mı doğru olur acaba? Öte yandan bu iş biraz da şov. Onlar da orada ödül almanın, davet edilmenin, fotoğrafçılara poz vermenin hazzını yaşıyorlar, çok da büyütmeyin yani. İşin renkli kısmına gelirsek... Kırmızı halının hakkını en çok veren kim oldu? Bence Melis Sezen ve Demet Özdemir. Resmen kendilerinden geçtiler poz verirken, o neydi öyle be!
Pop bitti, yaşasın ‘dark pop’!
Müzik dinleme platformu Spotify, yazın en çok dinlenen şarkılarını açıkladı. Ve ‘Türkiye 2023 Yaz Hitleri’ listesine Semicenk damga vurdu. 29 Mayıs-14 Ağustos arasındaki dinlenmelere göre derlenen 20 şarkılık listede Semicenk’in tam 5 şarkısı var. ‘Pişman Değilim’, ‘Canın Sağolsun’, ‘Geri Dönemedim’, ‘Yana Yana’ ve ‘Sevecek Sandım’. Arabesk, pop ve rap’i birleştiren tarzıyla son zamanların en çok dinlenen ismi gerçekten de. Zira hangi radyoyu açsam, onun şarkılarından biri çalıyor, dolayısıyla son derece aşinayım kendisine. Hakan Gence’ye verdiği röportajda, yaptığı müziği ‘dark pop’ olarak tanımlamış Semicenk ve eklemiş: “Rap havası da var ama rap değil, arabeskteki gibi dram var ama arabesk de değil. Pop desen tam olarak pop da değil.” Zamanın müziği tam da böyle bir şey işte. Ortaya karışık bir şey. Belki de 90’lar popuna olan büyük özlemimiz tam da bu yüzdendir, kimbilir! Tarzını nasıl oluşturduğuna gelince; cevabı şöyle: “Çok düşünüp çok farklı müzik tarzlarını dinlediğim bir dönem vardı... Yapılmayan bir şeyi yapayım dedim. Günümüzde daha Batı’ya dönük işler yapıldığı için eskiye, geçmişe, babaların yaptığı müziğe bir özlem olduğunu düşünüyorum. Şu anki şarkılarda hep böyle bir ‘winner’lık, bir kazanma hali var. Oysa acısını paylaşan daha samimi gelir, insanların biraz arabeskin içindeki sıcaklığı özlediğini düşünüyorum...” Müzik listelerini dark pop ele geçirmiş durumda, bu tarzı biraz tanıyın istedim!