Giriş
Türkiye günlerce Dilan Polat ve benzerlerinin usulsüz yollardan zenginleşmesini konuştu. Şimdi sırada futbol dünyasının ünlü isimleri var. Usuller farklı ama hikayeler aynı. İkisinde de aç gözlülük, doymayan hırs, usulsüz ve kanunsuz yoldan zenginleşme çabası söz konusu.
Haliyle hangi masaya otursam, bu mesele konuşuluyor. Konuşulmayacak gibi de değil! Hadi diyelim ki Polatgiller’de fakirlik insanları buna itti, daha iyi şartlarda yaşama arzusu, zenginleşme dürtüsü devreye girdi... Peki Türkiye’nin en ünlü futbolcularının ve teknik adamının derdi neydi? Türkiye standartlarına göre çok çok iyi paralar kazanan, futbol dünyasının en varlıklı isimlerindeki bu hırs normal mi? 18 kişi toplamda 26 milyon dolardan fazla dolandırılmış. Paraya bakar mısınız? Seçil Erzan 46 gün vadeye dolar bazında yüzde 253 getiri vaadinde bulunuyor, kimse de nasıl olacak diye sormuyor! Elbette herkes kolay yoldan para kazanmak ister de... Tomarla parayı hiçbir kayıt ve belge olmadan bankanın müdürü bile olsa, verir misin ayol? Valla babana bile vermezsin şu devirde! Özetle; tek suçlu dolandıran değil, dolandırılan da gayet suçlu! Mahkeme sürüyor, ifadeler alınıyor ama Denizbank müfettişlerinin raporu aslında içimizden geçeni çok güzel özetliyor. “Seçil Erzan’ın 46 gün vadede dolar bazında yüzde 253 getiri vaadine inanılmış olsa bile, bu dökümanlardan şüphelenilmemesi, elden ve üçüncü kişi üzerinden para verilmesi, ortalama zekaya sahip birinden beklenmeyecek bir davranıştır.” Daha ne desin müfettişler, denilecek tek şeyi demişler işte!
Sephora Türkiye Pazarlama Direktörü Ayça Kaya, Sephora Avrupa Direktörü Marie Christine Marchives, Sephora Türkiye Genel Müdürü Berrin Beksaç Özduman.
‘Türkiye’ye inanıyoruz çünkü gençler devamlı yenilik istiyor’
Geçtiğimiz günlerde Bağdat Caddesi’nde kocaman bir Sephora mağazası açıldı. Hatta markanın Türkiye’deki en büyük mağazası. İngiltere ve Fransa’dan sonraki 3’üncü ‘core concept’ mağaza. Yani içinde donanımlı güzellik uzmanları, makyaj ve bakım servisleri bulunan, deneyim odaklı bir yer. 120’ye yakın marka, 10 binden fazla ürün seçeneği mevcut. 5 katlı, 4 bin metrekare; düşünün! Bu mağazanın açılışı şerefine Sephora’nın Avrupa Başkanı Marie Christine Marchives de İstanbul’daydı ve açılışta tanışıp sohbet ettik biraz. 1969 yılında kurulan Fransız şirketi Sephora’da 40 yılı aşkın süredir çalışıyor Marchives. Güzellik sektörüne dair müthiş bir tecrübesi var. Markanın Avrupa viziyonu ondan soruluyor ve tam 12 ülkeye bakıyor. Tabii Sephora’nın Türkiye’de büyümesindeki payı da büyük. Konuştuklarımıza gelince...
Nedir bu amiral mağaza dediğiniz?
Burası, dünyadaki 3. ‘core concept’ amiral mağazamız. Yani deneyim odaklı, yenilikçi ve teknolojik araçlarla donatılmış durumda. Beyaz ağırlıklı ve minimalist bir dekorumuz var; bu da ‘premium’ dokuyu ve imajı yükseltiyor. Cilt bakımı, makyaj ve parfüm için premium servis verdiğimiz alanlarımız var, VIP odalarda da kişiye özel hizmet veriliyor.
Sephora’nın bu kadar büyümesinin sırrı nedir?
Sephora sadece satış yapmıyor, öğretici rolü de olan bir marka. Birçok müşteri buraya ‘makyajıımı nasıl yapmalıyım, bana hangi parfüm yakışır, cilt bakım rutinim ne olmalı’ gibi sorularla geliyor. Bu sorulara doğru yanıt vermek için eğitimli personellerimiz var. Ayrıca dünyanın her yerinde mağazamız olduğu için trendleri de önceden biliyoruz.
Türkiye’de kaç mağazanız var?
2007’de Türkiye’ye girdik, şu an 40 tane Sephora var. Türkiye’de mağaza açan ilk global kozmetik markası biz olduk çünkü Türkiye’ye inanıyoruz. Türkiye’de devamlı yenilik isteyen, diğer ülkelerden çok ilerde genç bir kitle var. Bu yüzden yeni mağazalar için de imzaları atmış bulunuyoruz.
Kadınlar en çok ne alıyor?
Sephora Türkiye Genel Müdürü Berrin Beksaç Özduman’a da Türkiye’deki trendleri sordum...
Size gelen müşteriyi nasıl tanımlarsınız?
İki tür müşteri var aslında... Genç kuşaklar çok para harcamıyor, belki tek bir ürün alıyor ama bizim için çok önemliler. Çünkü biz trendleri onlardan takip ediyoruz. Kylie Jenner yeni bir şey mi çıkardı, anında ‘burada neden yok’ diye bizden talep ediyorlar. Bir de parası olan, parasını premium güzellik ürünlerine harcayan kadınlar var. Bizim zenginliğimiz bu iki müşteri kitlesine de sahip olmamız.
Peki kadınların en çok aldığı 3 şey ne?
Maskara, her tür dudak ürünü ve concealer (yani ciltteki ton farklılıklarını örten kapatıcı) Daha hafif olduğu için concealer fondötenin yerini aldı. Müthiş bir concealer patlaması var!
Makyajda ya da cilt bakımında yeni trend nedir?
Yeni trend doğal görünmek! Daha ince, cildi yıpratmadan bakım yapan ürünler revaçta. Renkler ise nude tonlar. Ama bizim tercih ettiğimiz bir trend yok. 80’ler ruhunu isteyen, yeşil farını kırmızı rujuyla kullanmak isteyen de bizim için okey. Enerjisi nasıl istiyorsa, bizim içim esas odur.
