Şirin SeverPolatgiller’in özgüveni de incelensin derim naçizane!

HABERİ PAYLAŞ

Polatgiller’in özgüveni de incelensin derim naçizane!

Dilan ve Engin Polat’ı bugüne kadar hiç takip etmedim, hesaplarına bakmadım bile...

Ama enteresandır; ne yaptıklarını bol bol izlemek zorunda kaldım.

Çünkü her yerden bombardıman gibi yağdılar üzerimize. Yaptıkları tüm görgüsüzlüklere ve çiğliklere ‘enteresan’ dedim geçtim sadece. Bazen kendi kendime utandım ama. Haklarında da tek kelime yazmadım çizmedim çünkü çağın ruhu buydu!

Doğru olduğu için değil, sosyal medya çağı bunu gerektirdiği için böyle değil mi pek çok kişi ve hesap. Şuurunu kaybetme hali söz konusu. Birileri izledikçe, like’ladıkça, paylaştıkça doz daha da artıyor görgüsüzlükte. Elbet bir yerden patlayacaktı!

Haberin Devamı

Sınırsız paranın kaynağı, o cüret, o özgüven enteresandı çünkü. Patladı da! Sonunda karı kocanın göz altına alınmasına kadar vardı yapılan incelemeler.

Dün haberi okurken kuafördeydim. Saçıma fön çekerken şunu diyordu kuaförüm; “Bütün karı kocaları birbirine düşürdüler, ayırdılar, müstahaktır.” “Aa neden ki?” dedim evlilik müessesesi hakkında bilgim olmadığı için. “E, o kadar çiçekler, hediyeler, altınlar... Onu izleyen kadınlar ‘aynısını niye sen yapmıyorsun?’ diye kocasına sardı. Herkesin ayarlarıyla oynadılar yahu” dedi.

Polatgiller’in özgüveni de incelensin derim naçizane

Belli ki onların evinde de bunun kavgası yapılmıştı, sormadım ama şunu dedim:

“Şimdi kocalarına sarılsınlar işte, kaynağı belirsiz para kazanıp bizi cezaevine düşürmediğin için seni seviyorum falan desinler...”

Düşünün işte, insanların etkilenme derecesini, herkesin neden kolay para kazanmak için delirdiğini! Şimdi herkes bu işlerin öyle kolay olmadığını öğrenmiş oldu. Enteresan olan başka bir hikaye daha var...

İnceleme başlatıldığı günden beri şunu söylüyorum; madem perde arkasında bu kadar usulsüzlük var, suç var, niye milletin gözüne bu kadar sokarsın paranı yahu?!! Bu kadar bağırmasalar belki kimse kaşımayacaktı. İşte bu özgüvenin kaynağı mühim biraz da. Neyse sanırım, bu hikayeden çok güzel film çıkar. Hadi, iyi yazan kazansın!

İkinci çatal bıçak vakasına ramak kala...

Kıbrıs’ta konser veren Özcan Deniz’i, 100. yılı kutlamadığı ve ‘10. Yıl Marşı’nı söylemediği için protesto etmiş seyirciler. Çatal bıçakları bardağa vurarak yapılan bir protesto. Yani adamı yakalasalardı sahnede, ikinci çatal bıçak vakası olabilirdi. Ahmet Kaya’ya yapılanları hatırlayın.

Haberin Devamı

Neyse öyle bir linç oluştu ki; açıklama yaptı Deniz. “Finaldeki 10. Yıl Marşı’nı oku(ya)mama gerekçem, tamamen şefimle birbirimizi yanlış anlamamızdan kaynaklı...”

Polatgiller’in özgüveni de incelensin derim naçizane

Ben de dinledim yaptığı konuşmayı, gayet güzel konuşmuş, uzun uzun Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamış. Kutlamasa anlarım bu curcunayı ama kutlamış. Belki marşı söyleyemedi, belki ‘yanlış söylerim’ diye korktu, belki orkestra çalamadı. Yani insanlık hali bu, olabilir böyle şeyler arkadaşlar. Kütü niyet olmadığı sürece, olabilir arkadaşlar. Her gün birini linç etmek için, kurban vermek için hazır kıta bekliyoruz. Asıl kötü olan bu. Sakin olsak, bi anlasak dinlesek önce.

Mobilya deyip geçme, tanı!

Geçtiğimiz hafta bambaşka dünyaların içine daldım... İtalya’nın Pordenone şehrinde gerçekleşen SICAM’daydım. Mobilya sektörünün yeni trendlerini belirleyen bir fuar bu. Orman ürünleri sektöründe dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan Yıldız Entegre’nin yöneticileriyle burada tanıştım.

Haberin Devamı

Yıldız Entegre Pazarlama ve Ürün Geliştirme’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Melike Alkan onlardan biri. Bir kadın yönetici, baştan algımı değiştirdi zaten. 133 yıllık geçmişe sahip firmanın, dünyanın önde gelen mimarlarına ve mobilya tasarımcılarına ilham kaynağı olacak koleksiyonlar hazırladığını da burada öğrendim.

Öğrendiklerimden biri de şu; mutfak tezgahları ya da yemek masalarında görüp mermer sandığımız malzemenin çoğu mermer görünümlü ahşap! Özel bir teknikle yapılıyor, mermerden daha hafif ve ekonomik. Şaşırdım çünkü ayırt etmek imkansız. Markanın yaptığı en güzel şey de; ağacı ve kaynakları ihtiyatlı kullanmak ve herkesin ulaşamadığı ‘tasarım’ olgusunu herkes için ulaşılabilir kılmak. ‘Ağacın İzinde’ manifestosu ile dünyadaki ağaçların izinden gidiyor, araştırmalar yapıyorlar.

Polatgiller’in özgüveni de incelensin derim naçizane

Orman verimliliğine ve ekolojik süreçlere zarar vermeden üretim yapıyorlar. Bu sebeplerle, ‘sorumlu ormancılık’ belgesine sahipler. İnsan okyanus değiştirdiğinde, ilginç şeyler öğreniyor gerçekten... Bu sektörün bu kadar dijitalleştiğini de bilmiyordum mesela! Marka web sitesinde parke seçmeyi, tasarımın mekanda nasıl görüneceğini ya da mesela zemin ve kapıların birbiriyle uyumunu 3 boyutlu olarak gösterebiliyorlar kullanıcıya. Bu arada Yıldız Entegre’nin pek çok sosyal sorumluluk projesi üstlenmesinin yanında, spora destek olduğunu öğrenmek de güzel haber!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder