Artık saldıran da, öldüren de bu kafada maalesef! O yüzden de suç işleyen anında Twitter’a sevk ediliyor!! Acı ama gerçek. Daha geçen gün bir kadına tecavüz edip intiharına sebep olan uzman çavuş, sosyal medyada kopan gürültü sayesinde yakalandı. Bu kez de yeni bir trafik magandasının yakalanması için Twitter’da adalet arıyoruz hep birlikte. Saldırganın ismi Muhammad Enes Uysal’mış. Zengin bir fabrikatörün oğlu olduğu iddia ediliyor. Trafikte sırf selektör yaptı diye çakarlı aracıyla yol kesiyor. Adamın aracının camından içeri uzanıp saldırıyor.
Videoya çekildiğini görünce de ‘polise versen ne olacak?’ diye pişkin pişkin gülüyor. Sonra da adamı 6 yerinden bıçaklıyor. Zaten güvendiği bir şeyler olmasa, bu kadar ileri gidebilir mi sizce? Daha önce de trafikte yol kesip kadın/adam fark etmeden tartaklayanlar ‘Twitter Adalet Bakanlığı’ tarafından yakalanmıştı.. Olay sonrası bu kişi için de #MuhammedEnesUysalTutuklansın hashtagleri atılmaya başlandı.
Ben bu yazıyı yazana kadar ses yoktu, şahıs yakalandı mı yakalanmadı mı, güvendiği dağlara karlar yağacak mı göreceğiz. Ama şu kesin: ‘Polise versen ne olacak?’ diyen bir saldırgan, bütün polis teşkilatı için büyük bir kara leke. Umarım buna izin vermezler, bu sözü yemezler.
‘Acaba’lardan bir Demet
- Çakar lambalar yasaklanmamış mıydı sahi? Muhammed Enes Uysal’ın aracında neden çakar vardı, araştırılacak mı acaba?
- Twitter’da adalet aramaya ne kadar devam edeceğiz acaba?
- Saldırganların, katillerin, zanlıların tutuklanması için gereken tweet şartı nedir acaba? Suça göre değişiyor mu sayı?
- Christopher Nolan’ın yeni filmi ‘Tenet’ 26 Ağustos’ta sinemalarda. Nolan filmi dediğin de sinemada izlenir! Peki kaç babayiğit sinemada izleyecek bu filmi acaba?
- Türk dizilerindeki kadınların kıyafet sorunsalı ne zaman çözülecek acaba? Bir avukat kadın, beyaz yakalı bir dişi; işe giderken neden gece kıyafeti giyiyor acaba? Bir tek bana mı komik geliyor bu hal? (Bakınız ‘Bay Yanlış’ dizisi)
Ekonomik ve ekolojik dikim
Habare çok sevindim…. İstanbul’da yol kenarlarındaki yeşil alanlara daha ekonomik ve ekolojik bitkiler dikilecekmiş. Bu sayede hem sudan tasarruf edilecek, hem de yerel üreticiler desteklenecekmiş. TEM’in ya da E-5’in kenarındaki kullanılmayan alanlarda çiçekler, çeşit çeşit bitkiler görüyoruz ya… Evet görüntü çok güzel ama her yıl bu bitkilere ve bakımlarına ne çok paralar gittiğini bilmek de ‘tüh yazık’ dedirtiyor vatandaşa.
Bu bitkilerin suyu, ilacı derken yıllık bakım ücretleri yüz milyonlarca lira ediyormuş. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de mevcut bitki örtüsünü yöreye ait bitki türleriyle değiştirerek, daha az su tüketen ve mevcut şartlara daha uyum sağlayan bitkiler dikmeye başlamış. Bu belediyeyi hem ithalat masrafından kurtarıyor, hem de bakım maliyetlerini azaltıyor. Bence şahane bir iş. Umarız israf her alanda azalsın.
Bravo anne Seda Bakan'a…
Seda Bakan’a, kızı Leyla’ya birinci yaş gününde yaptığı pastadan dolayı ‘bravo’ diyorum. Evde, cam bir kabın içine yapılmış, resmen anne pastası. Mütevazı, doğal her şey. Mutlaka Covid’in de payı vardır bu işte ama bayıldım. Sosyal medyaya bakılırsa herkes bayılmış. ‘Gösteriş peşinde koşan annelere’ göndermeler yapılmış. Evet şöhretliler, çocuklarının doğumgünlerini farklı kutluyor…
İnanılmaz organizasyonlar, hikayeli pastalar, boyundan büyük hediyeler, şovlar eşliğinde. Bu haberleri okuduğumda, bu çocuklar daha bu yaşta bunları yaşıyorsa, ilerde nasıl doyumsuz olurlar kimbilir diye düşünüyorum. ‘Sana ne, senin çocuğun mu?’ demeyin.. Arkadaşlarımın çocuklarında da aynı şeyi görüyorum... Çocuk o kadar küçük ki, o dev pastanın da doğum gününün de farkında değil. O doğumgünü anne baba için aslında!
Anneleri diğer annelerle yarışacak diye olmadık doğum günleri görüyor bu çocuklar. Hiçbir çocuk da evde doğum günü kutlayıp, anne pastası kesmenin normalliğini öğrenmeden büyüyor. O yüzden Seda Bakan gibi anneler iyi ki var. İnsana resmen iyi geliyorlar.
‘Dil öğrenilmez, edinilir'
Kim diyor bunu? ‘Sen de Konuşabilirsin’ isimli kitabın yazarı Seda Yekeler diyor. Kendisi Bilkent Üniversitesi İngilizce Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun. 2007 yılında kendi dil akademisini kurdu. Disleksik çocukların yabancı dil öğrenimi üzerine bir eğitim programı yarattı. ‘Yek Metodu’ adını verdiği metodla, halen İngilizce ve Fransızca akademik eğitimler veriyor. Şimdi de çocuklar için bu kitabı yazdı.
Tek bir yabancı dil bilmenin bile yeterli olmadığı bu çağda, nasıl dil öğreneceğini bilmeyenlere kendi metoduyla dil öğrenmenin farklı yollarını anlatıyor. Kişiye dil edinimi sırasında telaffuz, ezber ya da dilbilgisi kurallarıyla zaman kaybettirmek yerine; kendi uğraş alanında konuşturup, düşündürerek dil edindiriyor. Kitaptan elde edilen gelir, dil edinim imkânı olmayan çocuklar için kullanılacak.