Geçen gün bindiğim İETT otobüsünün orta kısmındaki destek demirine 20'li yaşlarında genç kız sırtıyla dayanmıştı. Elimi sıkıştırdığının farkına varmasına rağmen hiç bir 'rahatsızlık' duymamasına kızdım, kendisini uyardım. "Başka yere tutun" yanıtını aldım. Başka bir yere tutunamayacağımı, kendi duruşunu değiştirmesi gerektiğini söyledim."Sabah sabah derdin ne senin" dedi. Derin bir nefes alıp, gözlerinin içine içine bakarak "derdim sensin" dedim. Biraz kendine geldi!
***
Etrafınıza dikkat ediyor musunuz? Hemen herkesin kulağında kulaklık, kendilerini toplumdan izole edip, kendi dünyalarında yaşıyorlar. Kornaya basıyorsunuz duyan yok, sesleniyorsunuz duyan yok. Herkes kendi havasına uygun müziğiyle meşgul! Ama dünyadan bihaber!
***
'Damardan' müzikler çalan bir radyoya denk geliyorum. Dinleyenlerine soru soruyor, bilen kazanacak. "Yalan söyleyince burnu uzayan çizgi film kahramanının adı nedir?" Eee "çizgi film kahramanı" diye sorarsanız yanıt da ona göre gelir. Biri "Bugs Bunny" diyor, diğer, "Twitty!"
10 dakika boyunca beklenen yanıt gelmiyor, sunucu isyanda! Dayanamıyor, ipucu veriyor; "Tabii gençler bilmeyebilir, daha büyüklerin bilmesi lâzım ama..."
***
Benzer bir radyoda yine ödüllü soru: Şu anda dinlediğiniz, "acıların çocuğu" olarak tanıdığımız şarkıcı kim? Yine doğru cevap yok. Yine sunucu isyanda!
***
İETT otobüsüne dönelim... Her binen yolcuya "hoşgeldiniz" inenlere de "kazasız belasız iyi günler olsun" diyen ve bunu her durakta yüksek sesla tekrar eden bir şoför rastgeldi. Vatandaş şaşkın, "belediye yeni uygulama mı başlattı?" diye birbirine soruyor. Birinin nazikliği, bu şehre fazla geliyor.
***
Son tahlilde, 'Nasıl bir gençlik' sorusuna yanıtı yaşayarak buldum. Ne dindar, ne de kindar... Eğitimli, öğretimli, saygılı, duyarlı ve de sosyal bir gençlik. Her şeyin farkında olan bir gençlik.
Gerisi, yalan dünya!
twitter: @ykaptanbas
e-posta: yasemin.kaptanbaş@posta.com.tr