6 Şubat depremlerinin üzerinden neredeyse 2 ay geçti. Yitirilen 50 binin üzerinde canın yasını tutmaya devam ederken, Türkiye de dört koldan depremin sebep olduğu yaraları sarmaya çalışıyor.
Bölgede yüz binlerce insan çadırlar ve konteynerlerde, zor koşullarda yaşıyor. Çadır ve konteyner kentlerdeki ortak tuvaletler ile banyolar hijyen açısından sıkıntılı bir ortam yaratıyor. Bölgedeki durumu ve bulaşıcı hastalıklardaki artış haberlerini konunun uzmanlarından, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile konuştuk.
İşte Prof. Ceyhan’ın verdiği bilgiler ve değerlendirmeleri:
- Elimizde maalesef deprem bölgesinde ortaya çıkan hastalıklarla ilgili net bilgiler yok. Hastalıklar, enfeksiyon durumu ve vaka sayıları açıklanmadığı için konuyla ilgili detayları bilemiyoruz. Ancak aldığımız bilgiler ve gözlemimiz, enfeksiyon hastalıklarının hepsinde bir artış olduğu yönünde.
- Bulaşıcı hastalıkların hepsinin bir kuluçka süresi vardır. Bu süre bazılarında kısa, bazılarında daha uzundur. Kısa olanlar solunum yolu enfeksiyonları ve ishaldir. Solunum yolu enfeksiyonlarının artmadığı söylendi ama kayıt tutulmadı. Bizdeki bilgilere göre bölgede covid, grip, soğuk algınlığı ve ishal vakalarında artış var.
- Kalabalık ortamlarda yatma ve yeteri kadar banyo yapamama nedeniyle, temas yoluyla yayılan bitlenme ve uyuz vakalarının da arttığını biliyoruz. Hijyen açısından olumsuz şartlar halen devam ediyor. Havalar ısındığında, insanlar toplu olarak yaşadıkları kapalı ortamlardan çıkıp dışarıda, açık havada vakit geçirmeye başladığında bütün bu hastalıkların azalmasını bekleriz.
- Depremde can kayıpları travma kaynaklı oluyor ama hemen arkasından bulaşıcı hastalıklar ve yara enfeksiyonları geliyor. Sadece depremde yaralanan bölgelerdeki enfeksiyonlar değil, o bölgede yeteri kadar hijyen sağlanamayan acil ameliyatlarda oluşan enfeksiyonlar da var. Bu enfeksiyonlar sebebiyle de ölümler veya uzuv kayıpları yaşanıyor.
- Temas yoluyla bulaşan hastalıklar arasında en çok korktuklarımızdan biri de tetanostur. Şu anda Türkiye’de difteri-tetanos aşısı yok. Büyük sıkıntı bu. Biliyorsunuz milyonlarca doz aşının kullanımı yasaklandı.
- Solunum yolu hastalıklarının yayılmasının önüne geçmek için devletin yapması gereken, bu insanları vakit geçirmeden, en azından aile olarak yaşayacakları bir düzeni sağlamak. Büyük çadırlar ya da konteynerlerde kalabalık şekilde yaşamak bulaşıcı hastalıkların yayılmasını hızlandırıyor.
- Bu tür ortamlarda rota virüste de artış bekleriz. İshal vakaları görüldü ama artış var mı yok mu, bakanlık rakam açıklamadığı için tam olarak bilmemiz mümkün değil.
- Vatandaşlarımız kapalı ortamlara girdikleri anda mutlaka maske taksınlar. Yanlarında mutlaka pandemide alıştığımız dezenfektanları bulundursunlar. Havalar uygun olduğunda mümkün olduğunca açık havada vakit geçirsinler.
- Bölgeye yapılan yardımlarda da seyyar banyo ve tuvaletlerle temizlik malzemeleriyle birlikte ilaç ve koruyucu malzemelere öncelik verilmesi yerinde olur.
- Son olarak, uzuv kaybı yaşayan çok sayıda insan var. Ampütasyon çok fazla. Bu nedenle yakın zamanda Türkiye’nin çok sayıda protez ve tekerlekli sandalye ihtiyacı olacak. Bu noktayı da kamuoyunun dikkatine sunmak isterim.