22 Mart yani dün ‘Dünya Su Günü’ idi. Konu önemli, konu tek bir güne sığdırılamayacak kadar acil. Çünkü Türkiye’de son 22 yılın en kurak kış dönemi yaşandı. Barajlar bomboş. Dolayısıyla bu yaz bizi çok ciddi bir su krizi bekliyor. Şu anda kimse durumun ciddiyetini anlamıyor, hatta belki de anlamak istemiyor ama yaz geldiğinde ve suya muhtaç kaldığımızda çok net anlayacağınız. Peki Dünya Su Günü neden var? Amaç, dünyadaki su kaynaklarının doğru kullanımı ile farkındalık yaratmak. Çünkü şu anda dünyada 2.2 milyar insan güvenli suya erişimi olmadan yaşıyor. Su Someliyesi Ebru Erke ile bu konuyu konuşurken bana, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin (UNCCD) bir raporundan bahsetti. Bu rapora göre durum şöyle;
- 2000 yılından bu yana kuraklık yüzde 29 artmış durumda.
- 1970’ten 2019’a kadar yaşanan hava, iklim ve su tehlikeleri; çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, afetlerin yüzde 50’sinin sebebi.
- Kuraklıklar, doğal afetlerin yüzde 15’ini oluşturuyor.
- 1998’den 2017’ye kadar kuraklıklar, küresel çapta yaklaşık 124 milyar ABD doları tutarında ekonomik kayba neden olmuş durumda.
- 2022 yılında 2.3 milyardan fazla insan su sıkıntısı çekti.
Nüfus artarken su azalacak
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Aralık ayı Alansal Yağış Raporu’na göre, Türkiye genelinde yağışlar mevsim normallerinin ve geçen yıl yağışlarının altında gerçekleşti. Son verilere göre; İstanbul’da barajların doluluk oranı yüzde 31’e kadar geriledi. Kente su sağlayan 10 barajın hiçbiri yüzde 50’nin üzerinde dolu değil. Ankara’da da baraj doluluk oranı yüzde 27 seviyesindeyken, bunun kullanılabilir su yüzdesi yüzde 17.72. İzmir’de barajların genel doluluk oranı ise yüzde 25 civarında. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) projeksiyonlarına göre; Türkiye nüfusunun 2050’de 94 milyon civarına yükselme ihtimali var. Bu da kişi başına düşen su miktarının 1000 metreküpün altına inme riskini doğuruyor. Yine BM verilerine göre; dünyada bugün her 3 kişiden birinin güvenli içme suyuna erişimi yok. 2050’ye gelindiğinde dünyada 5.7 milyar insanın yılda en az 1 ay suyun kısıtlı olduğu yerlerde yaşıyor olabileceği tahmin ediliyor. Durum böyleyken ‘ben ne yapabilirim ki’ demeden, bu konuda bireysel önlemler almalı ve bunları yaşam biçimimiz haline getirmemiz gerekiyor.
Su tasarrufu yapmak şart!
Biz bireysel olarak neler mi yapabiliriz?
- Daha kısa duşlar alın mesela. Evlerde en çok su banyoda harcanıyor; günlük harcamanın yüzde 40’ı. Suyu tasarruflu kullanan duş başlığı taktırın.
- Dişlerinizi fırçalarken, tıraş olurken suyu akıtmayın. Bu şekilde günde 6 litreye kadar su tasarrufu yapabilirsiniz. Açık bıraktığımız musluklardan boşa akan su, yılda ortalama 12 ton!
- Çamaşır ve bulaşık makinenizi dolu olduğunda kullanın. Evde harcadığımız suyun yüzde 10’u mutfakta, yüzde 15- 20’si çamaşır yıkarken kullanılıyor. Gereksiz kullanımı önlersek, yılda 9 ton suyu kurtarabiliriz.
- Tuvalet, musluk ve borularda sızıntı olup olmadığını kontrol edin. Tuvalet rezervuarı 16 litrelik ise 4 kişilik bir aile tuvalette ayda 7 ton su tüketir. 16 litre yerine, 8 litrelik tuvalet rezervuarıyla ayda 3.5 ton su tasarrufu edebilirsiniz.
- Sebze ve meyve yıkarken musluk suyunu boşa akıtmayın.
- Çimleri gerektiğinde sulayın.
- Arabanızı çok gerek varsa yıkayın.
İFTARLAR DEPREMZEDE İÇİN
Türkiye gastronomisinin gelişmesi adına çabalayan markalardan biridir Metro Türkiye. Yerel üreticiyi destekler, iyi tarım uygulamalarını destekler, genç şeflere atıksız mutfak eğitimi verir, faydalı işler yaparlar. Şimdi de ‘Benim İşim Benim Mutfağım’ projesini hayata geçirmişler. Yani geleneksel hale getirdikleri iftar organizasyonlarını, bu yıl afet bölgesindeki restoranlara destek olmak için düzenliyorlar.
Gastronometro adı altında kurdukları platformu bu kez; gastronomi açısından ikonik olan Hatay Sultan Sofrası, Antakya Pöç Kebap, Malatya Hacıbaba Et Lokantası ve Maraş Paça Kebap gibi restoranların kullanımına açıyorlar. Her hafta bir restoran, kendi şefleriyle Gastronometro’da iftar daveti düzenleyecek. İftar yemeklerinin tüm gıda ürünlerini Metro karşılayacak, şef ve servis elemanları ile bu restoranlara destek olacaklar.
Bu restoranlar, müşterilerini masrafsız bir şekilde ağırlayacak, böylece kendi restoranlarını ayağa kaldırmak için bir can suyu elde etmiş olacaklar. O yüzden bu sene herkesi, verecekleri iftar davetini Gastronometro’da düzenlemeye davet ediyorlar. Gastronometro’nun 80 kişilik kapasitesi var, kişi başı ücret de 1.000 TL. Hadi herkes bu restoranlara sahip çıksın, umut olsun.
ZEUS’UN ŞANSI EZGİ MOLA
Bir hafta kadar önce Boop Kuruçeşme’de rastlamıştım Ezgi Mola’ya. Alaçatı’daki mekanlarının İstanbul şubesini düzenliyorlardı. Yan masamızda, köpeği ‘Zeus’la oturuyordu. Kahramanmaraş’ta enkaz altından kurtarılan Zeus’u anlattı, ‘yaramaz biraz’ dedi. Zeus bizim masaya gelen yemeklere sulanınca da, “Sakın vermeyin, evde yedi” dedi ve onu eğittiklerini açıkladı.
“Sahibi Ali Bey durumunu düzeltince, göndereceğiz” diye not düştü. Dünkü açıklamasını gördüm Mola’nın, “Zeus’un sahibi Ali Bey, onu geri alabilecek gibi görünmüyor, ailesini kaybetmiş ve toparlaması zor” demiş. Çok üzüldüm, Allah sabır versin ama Zeus şanslı bir köpekmiş. Ezgi Mola gibi bir hayvansevere misafir geldiği için. Eminim Ezgi onu sarıp sarmalayacak, bırakmayacaktır.