Son dakika Tüp bebek tedavisi haberleri ile ilgili Posta.com.tr'ye eklenen tüm haberler bu sayfada yer almaktadır. Geçmişte yaşanan Tüp bebek tedavisi gelişmeleri, bugün yaşanan en flaş gelişmeler ve çok daha fazlası sürekli güncel olan Tüp bebek tedavisi haber sayfamızda...
Tüp bebek (IVF) tedavisi, çocuk sahibi olma hayalini gerçekleştirmek isteyen çiftler için umut ışığı olmaya devam ediyor. Ancak bu süreç, yalnızca tıbbi bir prosedür değil; sabır, disiplin ve dikkat gerektiren bir yolculuk. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Cevahir Tekcan, tüp bebek tedavisinde başarıyı artırmak için dikkat edilmesi gerekenleri anlatarak, tedavi öncesi, süreci ve sonrası hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Embriyo dondurma, embriyoların ileride değerlendirilmek üzere özel yöntemlerle sıvı azot kullanılarak -196 derecede saklanması olarak ifade edilmektedir. Türkiye’de 1990’lı yılların başından itibaren uygulanan bu işlem çocuk sahibi olmak için tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerin gebelik şansını artırmak ve sağlık risklerini minimalize etmek için tercih edilmektedir diye belirten Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Nur Dokuzeylül Güngör; “Kanser tanısı alan kadınların kemoterapi ve radyoterapi öncesi üreme sağlığını korumaları adına embriyo dondurmaları önerilmektedir. Bunun yanı sıra tüp bebek tedavisinde fazla sayıda embriyo elde edilmesi durumunda, rahmin transfer için hazır olmadığı hastalarda, embriyolarına genetik tarama yapılması gereken çiftlerde embriyo dondurmak anne-baba olma hayallerine yaklaşmalarına katkı sağlayacaktır. Dondurulan embriyoların rahme transfer süreci belirli kriterler ve uygun bir zamanlama göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Bu doğrultuda pozitif sonuca ulaşabilmek için her hasta için kişiye özel yol haritasının çizilmesi ve uzman bir ekip tarafından dikkatli planlama yapılması büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.
Erkek üreme sağlığına yönelik yapılan değerlendirmelerde spermler sayı, hareket ve hız kriterlerine göre incelendikleri gibi şekil (morfoloji) açısından da incelenmektedirler. Spermin baş, gövde ya da kuyruk kısmında görülen yapısal bir bozukluk şekil bozukluğu olarak adlandırılmaktadır diye belirten Üroloji Uzmanı Dr. Taha Uçar; “Geçmişten günümüze yapılan bazı araştırmaların sonuçları spermin sayısı ve hareketliliği kadar şekil bozukluğunun da kısırlık riskini artırdığını ortaya koymaktadır. Genetik hastalıklar, obezite, sigara-alkol kullanımı, hava kirliliği, radyasyon, ısı, varikosel problemi, geçirilen ateşli hastalıklar spermde şekil bozukluğu oluşmasına neden olan faktörler arasında yer almaktadır. Spermde şekil bozukluğu yaşayan bazı erkeklerin doğal yolla baba olma şansı varken bazı erkekler ise sadece tüp bebek tedavisiyle çocuk sahibi olabilmektedir. Bu noktada detaylı bir inceleme sonucunda kişiye özel yaklaşımda bulunmak ve doğru tedavi şekline karar vermek büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı beslenmek, fazla kilonun verilmesi, sigaranın bırakılması, doktor kontrolünde alınan vitamin takviyelerinin kullanılması da sperm morfolojisi üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır” dedi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Gökalp Öner, "Gebelik başarısı için kadının yaşı büyük önem taşıyor. 35 yaşından itibaren doğurganlıkta düşüş yaşanıyor. 40 yaşından sonra ise gebelik başarısı hızla düşüyor. Hasta farklı doğurganlık sorunlarına sahipse, yumurta sayısı aşırı derece azalmışsa, erkekte ileri sperm azlığı veya yokluğu mevcutsa; anne olma şansı çok düşüyor" dedi.
Diyarbakır'da özel bir hastanenin yenidoğan yoğun bakım bölümünde ikiz bebeklerden erkek olan hayatını kaybetti Kız bebeğini ziyarete gelen baba, burada çalışan hasta bakıcının kendisine söyledikleriyle yıkıldı! Acılı baba savcılığa suç duyurusunda bulunurken ailenin elini güçlendirebilecek görüntüler ortaya çıktı. İşte detaylar.
Sağlık Bakanlığı'nın 2023 verilerine göre Türkiye'de organ nakli bekleyen hasta sayısı yaklaşık 30 bin. Bu hastaların yüzde 30-35' i de üreme çağındaki kadınlardan oluşuyor. "Özellikle böbrek ve karaciğer nakli bekleyen hastalar, eğer hastalıkları ileri evrelerde ise birçok hormonal değişikliğe maruz kalmakla birlikte adet düzensizlikleri ve yumurtlama sorunları yaşamaktadır" diye belirten Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Güvenç Karlıkaya; “Bu hastalar nakil sonrasında doğal yolla gebelik elde etme şansına kavuşabilirler ancak hastalığın getirdiği ek sağlık problemleri ve nakil sonrasında kullanılan ilaçların etkisi spontan gebelik ihtimalini azaltmaktadır. Dolayısı ile bu hasta gruplarında belirli bir bekleme süresinin içerisinde doğal yolla gebelik oluşmazsa tüp bebek tedavisine başlamak faydalı olacaktır. Tüp bebek tedavisi uygulanan nakilli hastalarda hormonların normal değerlere gelmesini beklemek için taze embriyo transferi yerine dondurulmuş embriyo transferi tercih edilmeli, çoğul gebeliğin risklerinden kaçınmak için tek embriyo transferi yapılmalı ve gebelik takiplerinde multidisipliner bir yaklaşım gösterilmelidir" dedi.
Prof. Dr. Kübra Boynukalın, "Adetler düzensizleşir ve menopoz öncesindeki bu dönemde östrojen seviyesi hızlı bir düşüş gösterir. Sonunda yumurtalıklarda yumurta gelişimi ve östrojen üretiminin durması ile adetler kesilir; menopoz süreci başlar. Çeşitli sebeplerle bir kadının 40 yaşından önce adet kanamalarının sonlanması erken menopoz olarak değerlendirilir. Erken menopoz belirtileri kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir ancak ilk belirti sık aralıklarla adet olmak denilebilir.
Düşük riskini artıran faktörlere dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Alp Öztürk, “Gebelerin kontrolsüz diyabet, hipertansiyon, tiroit ve hormonal bozukluklar gibi devam eden bir sağlık sorunları varsa, düşük yapma riski artmaktadır. ‘Yetersiz serviks’ olarak da adlandırılan bazı rahim rahatsızlıkları veya zayıf rahim ağzı dokuları, düşük yapma olasılığını artırabilir. Sigara içen kişilerin düşük yapma riski sigara içmeyenlere göre daha yüksektir. Kafein veya alkolün yoğun kullanımı da riski artırır” dedi.
Uzmanlar, teknolojinin yaygınlaşmasıyla artan dijital cihaz kullanımının özellikle aşırı ve kontrolsüz olduğunda, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı olumsuz etkilediği konusunda uyarıyor.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Usta, AA muhabirine, ehil olmayan kişilerin vitamin ve takviye kullanımı konusunda eğitim verebildiğini, televizyon ve sosyal medyada buna ilişkin önerilerin yer aldığını söyledi.
Tüp bebek tedavisinde beslenme alışkanlıklarını düzenlemek ve sağlıklı bir yaşam sürmek, başarılı sonuca ulaşmada etkili olan faktörlerden biridir. Hem kadın hem de erkek üreme hücrelerinin kalitesi üzerinde önemli etkileri olan doğru beslenme alışkanlıkları tedavi sürecinde elde edilecek embriyoların tutunma şansı yüksek, sağlıklı embriyolar olmasına katkı sağlamaktadır diyen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Erol; “Tüp bebek tedavisi olan çiftlerde erkeklerin özellikle organik yollarla elde edilmiş olan nar ekşisi, pekmez ve bal gibi gıdaları beslenme rutinlerinden eksik etmemesi gerekir. Sperm kalitesini artırmak için fındık, fıstık, badem, ceviz gibi kuruyemişlerin tüketilmesi; protein alımını desteklemek için de nohut, kuru fasulye, barbunya gibi baklagiller ile işlenmemiş sağlıklı kırmızı ve beyaz etlerin beslenme programına eklenmesi faydalı olacaktır. Çörek otu, çörek otu yağı, ısırgan otu da sperm sayısını ve kalitesini artırdığı için tedavi sürecinde kullanılmasını önerdiğimiz bitkiler arasındadır. Buna karşılık trans yağ içeren besinler, paketlenmiş gıdalar, asitli içeceklerden uzak durulmalı ve sperm hücreleri üzerinde doğrudan olumsuz etkisi olan sigara-alkol kullanımından kesinlikle vazgeçilmelidir” dedi.
Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şener Cihan, ‘meme kanseri farkındalık ayı’ dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Meme kanserinin tanımını yapan Prof. Dr. Cihan, “Kanserler genellikle köken aldıkları organa göre isimlendirilirler. Meme kanseri de üreme döngüsünde süt üreten organ olan memeden kaynaklanan kanserlerdir. Bu yüzden meme kanserlerinin çoğu süt kanallarından kaynaklanmaktadır. Sanılanın aksine erkeklerde de meme kanseri görülebilmektedir” diye konuştu.
Polikistik over sendromunun üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla görüldüğünü söyleyen Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Aytaç Tohma, "Yumurtlama bozukluğuna, erkeklik hormonu olan androjen hormonlarının artışına ve yumurtalıklarda çok sayıda küçük kist oluşmasına neden olan bir hastalıktır. Ülkemizde her 5-7 kadından birinde görülen polikistik over sendromunda en sık karşılaşılan belirtiler adet düzensizliği, kısırlık, aşırı tüylenme, sivilce artışı, saç dökülmesi, kilo alma ve zor kilo verme şeklinde görülmektedir" dedi. Polikistik over sendromu olan ve doğal yollarla çocuk sahibi olamayan hastaların tedavisinde ilk basamağın sağlıklı beslenme ve spor ile kilo verilmesini sağlamak olduğunu aktaran Doç. Dr. Tohma, "Sonraki adım olarak ise birtakım yumurtlama tedavileri uygulanmaktadır. Bu yaklaşımların doğrultusunda doğal yolla gebelik elde edemeyen hastalar için ise aşılama ya da tüp bebek tedavisi önerilmekte ve başarılı sonuçlar elde edilmektedir" diye konuştu.
Obezitenin yol açtığı birçok sağlık sorununun dışında, kadınlarda hamile kalma ihtimalini de azalttığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler, "Araştırmalar, obez kadınların kısırlık riskinin obez olmayan kadınlara göre 3 kat daha fazla olduğunu ve bu kadınların hamile kalmak için daha uzun süreye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Yapılan çalışmalar, BMI değeri arttıkça doğurganlığın azaldığını ve normal döngülere sahip obez kadınlarda bile doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor" dedi.
Polikistik over sendromunun üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla görüldüğünü söyleyen Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Aytaç Tohma, "Yumurtlama bozukluğuna, erkeklik hormonu olan androjen hormonlarının artışına ve yumurtalıklarda çok sayıda küçük kist oluşmasına neden olan bir hastalıktır. Ülkemizde her 5-7 kadından birinde görülen polikistik over sendromunda en sık karşılaşılan belirtiler adet düzensizliği, kısırlık, aşırı tüylenme, sivilce artışı, saç dökülmesi, kilo alma ve zor kilo verme şeklinde görülmektedir" dedi. Polikistik over sendromu olan ve doğal yollarla çocuk sahibi olamayan hastaların tedavisinde ilk basamağın sağlıklı beslenme ve spor ile kilo verilmesini sağlamak olduğunu aktaran Doç. Dr. Tohma, "Sonraki adım olarak ise birtakım yumurtlama tedavileri uygulanmaktadır. Bu yaklaşımların doğrultusunda doğal yolla gebelik elde edemeyen hastalar için ise aşılama ya da tüp bebek tedavisi önerilmekte ve başarılı sonuçlar elde edilmektedir" diye konuştu.
Kadın rahmine transfer edilen embriyolar embriyolog tarafından seçilir. Ne yazık ki, sadece şekline bakarak kromozomal olarak normal olan embriyoları, kromozomal olarak anormal olan embriyolardan ayırt etme yeteneğimiz ciddi şekilde sınırlı kalmaktadır. Esasen, embriyologlar transfer için embriyoları üç temel kritere göre seçerler: hücre şekli, hücre sayısı ve hücre bölünme hızıdır. Üçüncü günde en az 6 hücreli aşamaya kadar gelişen embriyoların başarı beklentisi 5 veya daha az hücreli embriyolara göre çok daha iyidir.
35 yaşın altında olan ve 1 yıl boyunca korunmasız düzenli cinsel birlikteliğe rağmen doğal yolla çocuk sahibi olamayan çiftlerin vakit kaybetmeden hekime başvurmaları ve üreme sağlığına yönelik gerekli kontrollerini mutlaka yaptırmaları gerekir. Bu süre kadın yaşının 35 ve üstü olduğu durumda ise 6 ay olarak düşünülmektedir diye konuşan Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Işık Kaban; “Çiftlerimiz bize başvurduğunda öncelikle detaylı muayene yapılır ve A’dan Z’ye gerekli tüm tetkikler değerlendirilerek hem kadın hem de erkek kaynaklı karşılaşabileceğimiz tüm problemler araştırılır. Erkek için spermiogram, kadın için hormon testleri, AMH dediğimiz yumurtalık rezerv testi ve rahim filmi başlangıç değerlendirme testlerimizdir. Ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda çiftin aldığı tanıya göre bir yol haritası çizilir. Eğer çift genç yaştaysa ve çocuk sahibi olmaya engel olan belirgin bir problem görülmüyorsa bir müddet daha bekleme süresi tanınabilir.
İnsan yumurtası çok karmaşık bir yapıdır. Bu nedenle, onu işlevsiz hale getirebilecek hasara tabidir. Hücreler bölündüğünde, kromozomlar (sizin ve eşinizin genlerini içeren DNA paketleri) çoğalır ve hücrenin ortasında sıralanır. Hücre bölünürken kromozomların yarısı bir yönde, diğer yarısı ise tam tersi yönde hareket ederek iki özdeş hücre oluşur. Bu kromozomlar, hücre bölünmesi için gerekli olan kromozom ayrımından sorumlu olan iğ aparatı adı verilen bir yapıya bağlı oldukları için hareket ederler.
Tüp bebek sayfası, umut dolu ve kapanacak gibi değil. Kaygı da dolu elbette. Soru işaretleri ve keşkeler de var. Ama denemeye değmez mi? Bilimsel gelişmeler sağ olsun; çoğu zaman değiyor.
Sperm hücrelerinin üretimi, miktarı ve yumurtayı dölleme özelliği yeterli olmadığında doğal yolla beklenen gebelik gerçekleşememekte veya süreç oldukça uzamaktadır. Erkek kaynaklı yaşanan üreme problemlerine karşılık uygulanan son tedaviler çiftlerin çocuk sahibi olmalarını ve hayallerine kavuşmalarını sağlamaktadır diye konuşan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Erol; “Erkeklerde kısırlık sorununu çözmeye yardımcı yöntemlerden biri de mikro TESE ameliyatıdır. Menisinde hiç sperm bulunmayan (Azospermi) erkeklerin testisinden sperm çıkarılmasına ve bu kişilerin tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmasına imkan sağlayan mikro TESE ameliyatlarında başarı oranı yaklaşık %60 düzeyindedir. Spermler, doğrudan üretildikleri yer olan testisten alınır ve anne adayından toplanan yumurtalarla tüp bebek tedavisi gerçekleştirilir. Mikro TESE ile fazla sayıda sperm elde edilmesi durumunda, kullanılmayan sperm hücreleri dondurularak saklanır ve ileride gerçekleştirilecek tüp bebek tedavilerinde çözülerek kullanılabilir” dedi.
Van’da yaşayan, 25 yıldır evli olan 43 yaşındaki Saadet Dağ, yumurta rezervi kötü olduğu için çocuk sahibi olamayınca, 2019’da Ankara’da, 2021’de de İstanbul’da özel bir hastaneye başvurarak tüp bebek tedavisi olmak istedi. Olumsuz sonuçlanan tedavilerin ardından Diyarbakır’a gelen Dağ, Dicle Üniversitesi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’ne başvurdu. Tedaviye alınan Dağ’a uygulanan tek embriyo transferi ilk denemede başarılı oldu.
Son yıllarda Türkiye’nin sağlık turizmi açısından ulaştığı seviyeyi gururla ama biraz da merakla karşılayan genç meslektaşlarımla, hastalarımla sık sık konuşuyoruz. Benim de parçası olmaktan mutluluk duyduğum bir artımız bu. Global düzeyde büyük bir ün ve başarı sahibiyiz. Ancak bu özelliğimiz yepyeni sayılmaz.
Bazen fiziksel bazen duygusal nedenlerle çeşitli zorluklardan geçiyoruz annelik serüveninde. İşler her zaman istediğimiz gibi olmuyor ama yine de elden gelenin en iyisini yapacağımızdan eminim. Siz de bunun huzuruna güvenin.