İzmir’den Londra’nın Stansted Havalimanı’na SunExpress Havayolları’nın Boeing 737-Max 800 uçağıyla bir uçuş gerçekleştirdim. Londra’da da SunExpress Genel Müdürü Dr. Maximilian Kownatzki ve Genel Müdür Yardımcısı Tuncay Eminoğlu ile bir sohbet gerçekleştirdik. Aldığım notları paylaşacağım ama önce uçuşum hakkında kısa notlar aktarayım.
Kitabı ve okumayı seven Batman’da düzenlenen kitap fuarına katılım her yıl katlanarak artıyor. Bu ilginin sonucu geçen yıl Türkiye’de açık alanlarda yapılan kitap fuarlarının en büyüğü Batman’da gerçekleşti.
Dijital çağın 24 saat kesintisiz haber akışında, dünya çapındaki gazeteler çevrimiçi baskılarına yatırım yapıyor. Ben de bu mesleğe yaklaşık 15 yıl önce başladığımda çok kez “Yazılı basın ölüyor,
Doğrudur, öyle çok şey oluyor ki, hepimizin ses çıkarması lazım. Hele ünlülerin daha çok. Çünkü onlar daha çok insanı etkileyecek güce sahip. Hayranları onlarla empati kuruyor,
İnsanoğlunun beyaz altını olarak bilinen pamuk, yaklaşık 7000 yıldır yetiştirildiği ve işlendiği her medeniyete ve her yöreye katma değer sağlayan stratejik ve kadim bir bitki...
Geçen hafta sonu Roma’daydım... İtalyan kanalı Rai1 TV’de cumartesi akşamları yayınlanan ‘Yıldızlarla Dans Etmek’ (Ballando Con Le Stelle) isimli dans yarışmasının canlı yayınında, seyircilerin arasında oturuyordum. Hani bizde de benzeri yapılmıştı, onun aynısı. Gerçi sunucular, yarışmacılar, set ekibi İtalyanca konuştuğu için tek kelimesini bile anlamadım ama acayip keyifli danslar izledim.
Yaşar (Kemal) Abi ile Adana’ya, kendi topraklarımıza, kısacası Çukurova’ya gittiğimizde çok keyif alırdık. Onunla güzel Adana-Tarsus hatıralarım vardır. Örneğin soğanlı sumak öyküsü. Yıl 1993 idi. Yurtdışından yeni dönmüş, Cumhuriyet’e başlamıştım. Yaşar Abi’nin köyü Hemite’ye İnce Memet heykeli dikilecekti. Bir uçak dolusu insan Adana’ya uçtuk. Sonra Yaşar Abi’nin köyü Hemite’ye geçtik… Bir ara şehirde dolaşırken, “Gel Tarsuslu, seni Adana kebabı yemeye götüreyim, siz kebaptan anlamazsınız” dedi.
Dedeler Köyü, babamın doğduğu köy. İlkokulu orada bitirdi. Sonra orta öğrenim için Tarsus’a taşındı. Bizim ailenin nüfus kaydı ilginç şekilde Tarsus’un bir köyünde değil merkeze bağlı görünüyor. Sofular Mahallesi’ne bağlıyız.
Yarının köyleri sizce nasıl olmalı? Bunu sormanın tam vakti çünkü bugünün köyleri hızla azalıyor. Tarımın ve köyde üretimin bu kadar zayıflamış olmasının arkasındaki ana sebep de, gençlerin bu alanı terk etmeleri ve aile çiftçiliğinin neredeyse bitmiş olması. Gençler tarımla uğraşmak ve köyde yaşamak istemiyorlar. Getirisi onları tatmin etmiyor. Fiziksel zorlukları da onlar için cabası.
Şevval Sam Bodrum’da sınıf farkı olmadığı iddiasının arkasında durmuş, “Aman boş verin artık bu konuyu” deyip kapatmak varken ısrarcı olmuş. Ünlülerin sorunu gördükleri sınırlı bir çevreyi tüm Türkiye sanmaları. Şevval Hanım’ın gördüğü kadarıyla mutlaka Bodrum tarif ettiği gibidir.
Mehmed Nazım Paşa, torunu şair Nazım Hikmet gibi ince yapılı, nazik ve mavi gözlüdür. Şair olan Paşa, aynı zamanda Mevlevi’dir de... Şairliğini dedesinden öğrenen Nazım Hikmet, Mevlevi öğretisi ile büyümüş, hoşgörüyü dedesinden öğrenmiştir. Nazım Hikmet, dedesinden yalnızca şairliği ve hoşgörüyü kazanmadı; haksızlığa boyun eğmemeyi de öğrendi. Haksızlığa boyun eğmeyen Mehmed Nazım Paşa’nın yeri, bu özelliğinden dolayı sık sık değiştiriliyordu.
Türkiye’nin artan dış ticaretini karşılamak ve bölgesel bir aktarma merkezi olması için planlanan üç büyük yatırımdan biri Batı Karadeniz’deki Filyos Vadisi Projesi. Stratejik lokasyondaki bu projede yer alan
Sizce geçmiş ne kadar önemli? Geçmişinizi yok saymanız, geleceğinizi etkiler mi? Ya da maziye çok takılı kalırsanız, yarın gelir mi? Bunun dengesi nedir? Bir kişi ya da toplum için geçmişbugün- gelecek nerededir? Bu soruların en net cevabı bence her zaman olduğu gibi tabiatta saklı:Bir ağaca bakarsanız, kökleri ne kadar sağlamsa dallarının da o kadar yükseğe uzandığını fark edersiniz...
Ermenilerin yaptığı katliamlar neticesinde ailesinden 20 kişiyi kaybeden, bu katliamların en yakın şahidi olan İstiklal Madalyası sahibi Abdülgani Girici, yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: “Ermeniler, Adana’daki Hacı Bayram Camii'nin minaresine köpek çıkardılar ve havlattılar. Bundan sonra, ‘Türkler ezanınız okunuyor, namaz kılmaya gidin dediler.’ Ermeniler, Türk dükkanlarını 10 Şubat 1919 tarihinden itibaren yağmalamaya başladı. 25 Şubat’ta ise sarraf Vanlı Ahmet Efendi’nin evi talan edildi ve kendisi süngülenerek, delik deşik bir vaziyette şehit edildi. Böylece Fransızlar, haksız işgallerinden sonra, halka karşı çok fena hareketlerde bulundu ve bunları Fransız üniforması altında Ermenilere yaptırdılar.
Türkiye’nin en büyük çocuk festivali bu yıl dördüncü kez Faber Castell’in ana sponsorluğunda Maçka Küçükçiftlik Park’ta düzenlenecek. Festival boyunca yaş gruplarına özel aktivitelerle çocukların yaratıcılıklarını geliştirmelerine destek olmayı hedefleyen Adel Kalemcilik’in Pazarlama Direktörü Nazlı Soylu ve Yaratıcı Çocuk Festivali Direktörü Derya Topçu ile çocuklara yönelik bu kapsamlı organizasyonu konuştuk.
Tarih boyunca Anadolu, Mezopotamya ve Doğu Akdeniz arasında köprü vazifesi görmüş Adana. Konumu gereği farklı kültürlerin de birleşme noktası olmuş. Her uygarlık kendi kültür çeşitliliğini bir sonrakine aktararak bir kültür mozaiği oluşturmuş. Hititler, Romalılar, Araplar, Selçuklular, Ramazanoğulları, Osmanlılar, Türkmen ve Yörük aşiretlerinin yöre kültürünün çeşitlenmesine katkıları olmuş. Özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Adana ovasında yerleşimin yoğunlaşmasıyla tarımda ve sanayileşmede büyük atılımların olması, yörenin kültürünü oldukça zenginleştirmiş. Ülkenin en verimli ovalarından Çukurova’da günümüzde pamuk, buğday, ayçiçeği, zeytin, nar, mısır, narenciye, muz, kivi, baklagiller, şekerkamışı, patates, domates, biber, marul, lahana, soğan, pirinç, soya, üzüm, yerfıstığı, bakla, börülce, fasulye, badem, karpuz, kavun, yenidünya gibi birçok ürün üretiliyor. Türkiye’de yetişen mısır ve soya fasulyesinin yarısı, yerfıstığının yüzde 34’ü ve portakalın yüzde 29’u Adana’da yetiştiriliyor.
İstanbul’un batısına erişimi sağlayacak ilk metro hattında çalışmalar sürüyor. Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt Metro Hattı’nda 2.2 kilometresi tamamlanan kazılara tünel açma makinesiyle devam ediyor. Mahmutbey-Mecidiyeköy-Metro Hattı’nın devamı niteliğindeki hattın açılmasıyla birlikte, saatte tek yönde 70 bin yolcuya hizmet verilecek. Kabataş’tan nüfusu 1 milyonu aşan Esenyurt’a kesintisiz raylı sistem ulaşımı sağlayacak hatta seyahat süresi 68 dakika olacak. Projenin tamamlanmasıyla şehrin batısına ilk kez metro geleceğini belirten İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Esenyurt’u da Saadetdere’ye uzatarak Sefaköy-Beylikdüzü hattıyla birleşen bir hatta dönüştüreceklerini söyledi.
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Irit Lillian’la gerçekleştirdiğimiz sohbette iki ülkeyi tarif ederken “Ortak sınırlarımız olmasa da komşu gibiyiz” ifadesini kullanmıştı.